CEZA HUKUKUNDA RESMİ VE ÖZEL BELGE AYRIMI
Belge, Arapçadan dilimize gelmiş olan “evrak” kelimesi karşılığında kullanılmakta olup, yazılı kâğıt anlamına gelmektedir. Bu bakımdan, yazılı kâğıt niteliğinde olmayan şey, ispat kuvveti ne olursa olsun, belge niteliği taşımamaktadır.
Resmi belge niteliğindeki belgeler Türk Ceza Kanunu’nun 210. Maddesinde sayılmıştır: “Resmi belge hükmünde belgeler Madde 210- (1) Özel belgede sahtecilik suçunun konusunun, emre veya hamile yazılı kambiyo senedi, emtiayı temsil eden belge, hisse senedi, tahvil veya vasiyetname olması halinde, resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümler uygulanır. (2) Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip, diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Düzenlenen belgenin kişiye haksız bir menfaat sağlaması ya da kamunun veya kişilerin zararına bir sonuç doğurucu nitelik taşıması halinde, resmi belgede sahtecilik hükümlerine göre cezaya hükmolunur.”
Özel belgenin tanımını yapabilmek için öncelikle resmi belgenin ne olduğunu kavramak gerekecektir. Çünkü özel belgenin belirleyici bir tanımı bulunmamakla birlikte aksinden yola çıkarak nitelendirme yapılmıştır. Nitekim öğretide özel belge kavramı resmi belge niteliğinde olmayan her türlü belge olarak tanımlanır. Resmi belgenin özelliklerini taşımayan tüm yazılar özel belge olarak nitelendirilebilir.
Bir belgenin resmi belge mi özel belge mi olduğunun ayrımını en iyi şekilde yapabilmenin yolu kanunda “düzenleme yetkisi” kavramının önemidir. Resmi belgeyi düzenleme yetkisi, kendisine görevi çerçevesinde yetki verilen kamu görevlisine aittir. Özel belge ise herkes tarafından düzenlenebilen daha çok kişiler arasındaki ilişkilerde kullanılan belgelerdir. Özel belgede sahtecilik suçu, konusu olabilecek belgelerden bazıları şunlardır: Dilekçeler, veresiye fişi, vizite kağıdı, maaş bordrosu, mimari proje, muvafakatname, sigorta poliçesi, referans mektubu, tediye fişi, nüfus kayıt örneği, sınav cevap kağıdı, faturalar, işe giriş bildirgesi, banka teminat mektubu, vergi beyannameleri, kira sözleşmeleri, mal teslim-tesellüm fişleri, alım-satım sözleşmeleri, adi apartman makbuzları, özel doktor raporu ve reçeteleri vs. gibi her türlü belge özel belge niteliğindedir.
Bono, çek, poliçe gibi kambiyo senetleri, vasiyetname, tahvil gibi belgeler özel belge niteliğinde olmasına rağmen kanunun özel hükmü gereği (TCK md. 210) resmi belge olarak kabul edilmektedir. Ancak unsurları eksik olduğu için kambiyo senedi vasfını yitiren çek, poliçe veya bonolar, resmi evrakta sahtecilik suçunun değil, özel evrakta sahtecilik suçunun konusu olabilir.
Bir avukat tarafından düzenlenerek müvekkiline verilen evrakların, avukatın onayı olmadan müvekkili tarafından değiştirilmesi de özel belgede sahtecilik suçunu oluşturur. Açığa atılan imza, yani boş kağıda atılan imza tek başına belgeyi “özel belge” yapmaz. Çünkü, henüz içeriği olmayan bir evrak “özel belge” niteliği kazanmaz. Kanun koyucu boş kağıda atılan imzanın kötüye kullanılması halinde “açığa imzanın kötüye kullanılması suçu” (TCK md. 209) ile cezalandırılmasını öngörmüştür.
Bir belgenin aslı yoksa, resmi belgenin fotokopisi olduğu ileri sürülerek onaylanmışsa, resmi evrakta sahtecilik suçu değil, özel evrakta sahtecilik suçu oluşur. Sahte düzenlenen kira sözleşmesinin notere onaylatılması, noter işleminde sahtecilik olmadığından özel belgede sahtecilik olarak kabul edilir.
Özel belge veya resmi belgenin belge niteliği taşıması için muhakkak ki yazılı olması gerekmektedir. Aksi halde resmi veya özel belgede sahtecilik suçu oluşmaz. Özel evrakta sahtecilik, ancak hukuki anlamda değeri olan özel belgeler üzerinde işlenebilir. Hukuki değeri bulunmayan yazıların belge değeri de yoktur. Yazılı bir evrakın bir düşünceyi içermesi veya maddi bir olayı anlatması tek başına o evraka “özel belge” niteliği vermez. Özel belgede sahtecilik suçunun maddi konusu olan belgenin, bir hakkın doğumuna veya ortadan kalkmasına neden olacak ölçüde ispat yeteneğine sahip olması gerekir. Nitekim gelişi güzel hazırlanmış her belgeye özel belge dememiz mümkün değildir. Belgede sahtecilik suçu bakımında ise Türk Ceza Kanunu’nun 204. maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere, “kağıt üzerindeki yazının içeriğinin hukuki bir kıymet taşıması, hukuki bir hüküm ifade etmesi, hukuki sonuç doğurmaya elverişli olması” gerekmektedir. Aksi halde belgede sahtecilik suçundan söz edemeyiz.
SONUÇ
Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenen evrakta sahtecilik suçu, temelde iki şekilde orataya çıkmaktadır. Resmi belgede sahtecilik ve özel belgede sahtecilik. Resmi belge, kanun maddesinde sayılan belgelerden oluşan özel belge ise sayılan resmi belgelerin dışındaki belgelerden oluşmaktadır ve herhangi bir sınırlaması yoktur.
Resmi belgelerin ayırt edici temel özelliklerinden birisi, kanunda sayılan istisnaların dışında, kamu görevlisinin görevi dolayısıyla düzenlemeye yetkili olduğu belgeleri sahte olarak düzenlemesi sonucunda suçun sübut olmasıdır. Özel belgede ise düzenleyicisi açısından herhangi bir ayrıma tabi tutulmamıştır.